ŞIMARIKTI HİPERAKTİF SANDIK
.

Erhan Sancar
-"Cogito, ergo sum."
Düşünüyorum, öyleyse varım. -Descartes
İnsan olarak var olmamızın en önemli unsuru düşünmemizdir.
O zaman sizlere ortak düşünceye davet ediyorum;
Bugün ortak bir sorunumuzdan söz edeceğim.
Çocuklarımız..
Geleceğimiz..
Evet çocuklarımız;
Konfor alanına hapsettiğimiz çocuklarımız özgürlüklerine kavuşamıyor. Ebeveynler olarak bizler de onlarla birlikte cezaevinde müebbet yiyoruz.
Evliliklerin artık 30-35'li yaşlara ertelendiği çocukların ise 1 rakamında sabit tutulduğu çağlardayız artık.
Bu imkan ve şerait dahilinde, ne yazık ki çekirdek aileyi çitleyerek, çocukları tablete kitleyerek , milleti millet yapan özellikleri dinamitleyerek hayata devam ediyoruz.
Yeni paradigma artık şu;
Çocuk yetiştirmenin sorumluluğunu almak yerine, hatayı “çocuğun mizacına” yıkmak modern ebeveynliğin en kolay kaçış yolu haline geldi.
Her taşkın davranışa “hiperaktif”, her sınır tanımazlığa “enerjisi fazla” diyerek aslında çocuğu değil, kendi ihmallerimizi aklıyoruz.
Oysa gerçek çok daha basit ve acı:
Bir çocuk, ihtiyaç duyduğu sınırı bulamazsa şımarır;
bulamadığı rehberliği davranışlarıyla arar;
görmediği dikkatin yerine ortalığı dağıtır.
Ve bunun tek sorumlusu çocuk değil, yetiştirmeyi bilmeyen kişidir.
Çocuğun doğasına saygı başka şeydir,
şımartmayı “özgürlük” zannetmek bambaşka…
Her zaman dediğim gibi ebeveyn John Wayne'in ebesi değildir.
Bugün birçok aile, ad koymaktan korktuğu için yanlışı normalleştiriyor.
Hiperaktivite bir tıbbi durumdur;
şımartmak ise bir terbiye verememenin sonucudur.
İkisini karıştırmak, hem çocuğa haksızlık hem de gerçek anlamda desteğe ihtiyaç duyan çocuklara yapılan büyük bir saygısızlıktır.
Bir çocuk, sevgiyle büyür;
ama sevgi, sınır olmayınca sadece savruk bir ilgiye dönüşür.
Sınır ise korkutmaz; aksine çocuğu güvende hissettirir.
Çocuğunu gerçekten seven, ona en çok iyilik eden kişi;
hatasını örtmeye çalışan değil,
davranışına yön veren,
şımartmak yerine karakter inşa eden kişidir.
Disiplin korkulacak bir terim değildir.
Çocuğa iç disiplini kazandırmak hayat boyu onu mutluluğa ve başarıya taşıyacak yolun da önünü açmak demektir.
Anne babanın eğitmediğini eğitmek çok zor ne yazık ki!
Toplum olarak her şeyi okullardan ve öğretmenlerden bekliyoruz.
Çocuğun temeli ailede atılır, öğretmen o temelin üzerine binayı inşa etmeye devam eder.
Aileler sorumluluk almadıkça, çocuklarındaki karakter inşasını başkalarına taşere etmeye devam ettikçe ,öğretmeni itibarsızlaştırdıkça toplum dinamikleri hızlıca çürümeye devam edecektir.
Ve son söz;
Bazen çocuğun değil, yetişkinin eğitime ihtiyacı vardır.
Vesselâm.