ATEŞ ÇEMBERİNDE BİR ÜLKE VE KENDİ DERDİYLE MEŞGUL MUHALEFET
.

Cengiz Doğan STRATEJİK ANALİZ
-Ortadoğu bir kez daha ateş topuna dönmüş durumda. İsrail’in Gazze’ye başlattığı saldırılar yalnızca Filistin topraklarıyla sınırlı kalmadı, bölgedeki beş farklı ülkeye kadar yayıldı. Gazze’de on binlerce insan evlerinden sürülmek istenirken, binlercesi açlıktan ölme tehlikesiyle karşı karşıya. Suriye’de ise Esed’in devrilmesinin ardından kurulan geçici düzen otoriteyi sağlamak için baskıyı artırıyor. Kuzeyimizde ise Rusya-Ukrayna savaşı tüm şiddetiyle sürerken, savaşın Polonya’ya sıçrama ihtimali Avrupa’yı diken üstünde tutuyor.
Tüm bu gelişmelere ek olarak dünya, küresel bir ekonomik dar boğazın içinde. Türkiye ise bu krizi en ağır hisseden ülkelerden biri. Enflasyon, işsizlik, artan maliyetler ve eriyen alım gücü vatandaşın günlük yaşamını her zamankinden daha fazla zorluyor. Yani ülke, kelimenin tam anlamıyla ateş çemberi içinde.
Ama bakıyorsunuz, muhalefetin en büyük partisi olan CHP’nin gündeminde bu konular yok. Varsa yoksa, belediyelere yönelik yolsuzluk operasyonlarını “neden yapıyorsunuz” diyerek sorgulamak. Dikkat edin; “bizim belediyelerimizde yolsuzluk yok” demiyorlar, “neden operasyon yapıyorsunuz” diyorlar. Aynı tavrı İstanbul İl Kongresi’nde ortaya çıkan usulsüzlüklerde de gördük. Kayyım atamasına karşı çıktılar ama usulsüzlük iddialarına tek bir güçlü itiraz getiremediler.
Oysa tam da bu noktada CHP’nin yapması gereken, “bizim içimizde yolsuzluk yapan varsa, kim olursa olsun temizleriz” diyebilmekti. Ancak partinin refleksi her zaman olduğu gibi “mağduriyet edebiyatı” yapmak oldu.
Bir örnek daha… Beykoz Belediye Başkan Vekili Özlem Vural Gürzel’in istifa dilekçesi aslında çok şeyi özetliyor. Gürzel, “liyakatten uzak kadrolar baskı kuruyor, çalışmamızı engelliyor” diyerek parti içindeki çürümeyi bizzat içeriden dile getirdi. Halkçı olduğunu iddia eden bir belediye, kendi kadrolarının baskısı altında halktan kopuk hale gelmişse burada ciddi bir sorun var demektir.
CHP’nin yönetim anlayışı sanki deveye sorulan meşhur soruya benziyor: “Neren eğri?” Deve de “Nerem doğru ki?” diye cevap verir ya, işte tam da öyle bir tablo karşımızda. Kongresinden belediyelerine, parti içi hizip savaşlarından yolsuzluk iddialarına kadar her yerde bir eğrilik, her yerde bir sorun.
Türkiye’nin böylesine kritik bir dönemde, içeride ve dışarıda ateş çemberindeyken, muhalefetin kendi koltuk hesaplarıyla, parti içi kavgalarıyla uğraşması aslında ülke için de büyük bir talihsizlik. Çünkü güçlü bir muhalefet demek, güçlü bir demokrasi demektir. Oysa CHP, ülke gündeminden kopmuş, vatandaşın derdiyle bağı zayıflamış bir görüntü çiziyor.
Bugün Türkiye’nin ihtiyacı; sadece iktidarı eleştirmek değil, çözüm üreten, toplumun tüm kesimlerine güven veren bir muhalefettir. Ama CHP, bu haliyle bırakın güven vermeyi, kendi içinde güven bunalımı yaşayan bir parti görünümü veriyor.