03 October 2025 - Friday
DİKKAT DAĞITMA ÇABALARI VE GERÇEKLER
.
Yazar - Cengiz Doğan STRATEJİK ANALİZ
Okuma Süresi: 4 dk.

Cengiz Doğan STRATEJİK ANALİZ
-
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BM Genel Kurulu için gittiği ABD ziyaretinde Başkan Trump ile gerçekleştirdiği iki saatlik görüşme, hem diplomatik açıdan hem de Türkiye-ABD ilişkileri bakımından oldukça önemliydi. Ancak ne yazık ki, görüşmenin kapsamlı içeriği yerine, bir gün sonra Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın CAATSA yaptırımları çerçevesinde “ABD’nin henüz Kaan’ın motorunu vermediği” yönündeki açıklaması gündemin merkezine oturdu.
Siyasi muhalif kesimlerin bu konuya adeta “mal bulmuş mağribi” gibi sarılması şaşırtıcı değildi. “Motorsuz uçağı Endonezya’ya sattılar” şeklinde atılan manşetler, meseleyi teknik gerçeklikten koparıp siyasetin gündelik çekişmelerine malzeme etme gayretinin bir yansımasıydı. İşin ilginci, partilerinin belediye başkanları yolsuzluk soruşturmaları kapsamında tutuklanan ya da istifa etmek zorunda kalan CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in de bu tartışmayı bir tür “dikkat dağıtma” aracı olarak kullanması oldu. Özel, hükümet içinde çatlak olduğu iddiasıyla kamuoyunun ilgisini buraya çekmeye çalışırken, aslında kendi partisi üzerindeki yoğunlaşan soru işaretlerini perdelemeyi hedefliyordu.
Oysa Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün, kısa süre içinde yaptığı açıklamada Kaan projesinde herhangi bir durma ya da ertelemenin söz konusu olmadığını net bir şekilde ortaya koydu. Ayrıca alternatifli çalışmalar yürütüldüğünü ve yerli motor üretim sürecinin planlandığı şekilde devam ettiğini de vurguladı. Ancak bu açıklamalar, ön yargılarını siyasete malzeme etmek isteyen çevreler tarafından görmezden gelindi.
Burada altı çizilmesi gereken bir gerçek var: Bugün dünyada hiçbir ülke bir uçağı yüzde yüz tek başına üretmiyor. F-35’in bazı parçaları Türkiye’de üretiliyor. Mercedes bir dönem Renault motorunu kullandı. Airbus’un farklı ülkelerden gelen parçalarla montajlandığını herkes biliyor. Hiçbir Batı ülkesinde bu durum “milli onur” üzerinden bir kavga malzemesi yapılmadı. Ama bizde siyasi rekabetin keskinliği, her teknik meseleyi “iktidar karşıtlığına” dönüştürüyor.
Daha da ötesi, bazı çevrelerin “Erdoğan sonrası senaryolar” yazmaya başlaması, Hakan Fidan, Bilal Erdoğan ve Berat Albayrak arasında “taht kavgaları” olduğu iddiasını dillendirmesi, hem siyasetin gerçeklerinden hem de Türkiye’nin demokratik işleyişinden uzak bir tabloyu ortaya koyuyor. Türkiye’de iktidarlar miras yoluyla değil, seçim yoluyla değişir. Bugün bu gerçeği görmezden gelerek senaryo üretmeye çalışanların, aslında demokrasiye olan güvenlerini ve niyetlerini de açığa vurduklarını söylemek yanlış olmayacaktır.
Sonuç olarak, Kaan projesi sadece bir motor tartışmasından ibaret değildir. Bu proje, Türkiye’nin savunma sanayii bağımsızlığı yolunda attığı stratejik bir adımdır. Elbette eksiklikler, zorluklar, dışa bağımlılıklar olacaktır; ama bu süreç aynı zamanda kendi imkanlarını geliştirme kararlılığının bir göstergesidir. Tartışmaları manipülasyon malzemesi haline getirmek yerine, gerçeklere odaklanmak, milli projelerin etrafında ortak bir bilinçle kenetlenmek Türkiye’nin geleceği açısından çok daha anlamlı olacaktır.
Bugün yapılması gereken, “dikkat dağıtma çabaları”na kapılmadan, uzun vadeli vizyona sahip çıkmaktır. Çünkü savunma sanayiinde atılan her adım, sadece bugünün değil, yarının Türkiye’sinin de güvenliği ve bağımsızlığı için hayati önem taşımaktadır.
Yorumlar (1)
Tüm Yazıları