BEN SİYASİ PARTİ LİDERİ OLSAM

Önümüzde yerel seçimler var, aday adayları havada uçuşuyor, herkes kendi parti genel merkezlerinde araya adam koyma ve kendi adını öne geçirme derdinde. Ankara trafiği çok hızlı… Aday adayı olduğu ilçeyi ne kadar tanıdığı, sorunlarını ne kadar bildiğinin önemi yok. Parti genel merkezinden kendine dair torpil ayarladıysan gerisi tufan…
Aday adayları arasında hiç birisinin elle tutulur projesi yok, hepsi ‘cek’, ‘cak’, ‘yapacağız, ‘edeceğiz’ gibi kelimelerle biten ucu açık altı boş söylemlerle geçiştirdiler bu süreyi. Çünkü öyle ciddi bir çalışmaları yok. Hal böyle olunca aday gösterilen ve seçilen kişi beş yılını söylemlerle geçiriyor. Yeniden aday gösterilirse ikinci beş yılda da çok fazla değişen bir şey söz konusu değil. 
İlçeyi en iyi kim tanır, kendi mahallesini yöneten muhtar tanır. Muhtarlar son yıllarda siyasileşse de mahalleleri için hemen hepsi büyük bir özveriyle çalışıyor, sorunları için gerek kaymakamlık, gerekse belediyenin kapısını aşındırıyorlar. Sorunlarının ne kadarına çözüm bulunuyor, ya da ne kadarı kendi çözüm önerileriyle uyuşuyor tartışılır. Oysa belediye meclis üyeliği adaylığı için öncesinde 5 yıl mahallede muhtar, aza olarak görev yapma zorunluluğu getirilse… Belediye Başkan adaylığı için de en az bir dönem meclis üyeliği yapma zorunluluğu getirilse… Aynı durum parti ilçe yönetimleri için de geçerli. Mahalle temsilciliğinde belli bir süre görev yapmayan birisi ilçe yönetimine girmemeli, ilçe yönetiminde belli bir süre görev yapmayan birisi de ilçe başkanı yapılmamalı. Belediye Başkanlığı için aday gösterileceklerde parti yönetiminde en az 5 yıl süreyle görev alma zorunluluğu olmalı. Çünkü parti yönetiminde görev alan o kişi her gün onlarca insanı ağırlıyor. Kimi iş istiyor, kimi sokağının aydınlatılmasını, kimi başka bir şey… Sorunları ilk ağızdan dinliyor bu kişiler.   
Ankara’nın atadığı Maltepe’de bile oturmayan bir aday mı sorunları çözer, Maltepe’de ikamet eden ancak evini otel gibi kullanan biri mi sorunu çözer yoksa Maltepe’nin her köşesini bilen bu sorunlarla daha önce her gün karşılaşmış biri mi sorunu çözer?
Böyle bir kriter olsa, seçmene bir dayatma olmaz bu tür bir aday tam tersine seçmeni dinlediğinizi, ona değer verdiğinizi gösterir. Böylece işte X belediye ‘Y parti kimi aday gösterirse göstersin kesin kazanır’ söylemi de rafa kalkar. 
Katılırsınız katılmazsınız bunun örneklerinden bir tanesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dır. Refah Partisi gençlik kollarında başlayan siyasi hayatı, ilçe yönetimi, il başkanlığı ile devam etti. Ardından İBB Belediye Başkanı oldu, sonrasında kurduğu siyasi partiyle önce başbakan ardından cumhurbaşkanı olarak ülkede 22 yıldır seçmenin kendisine onay verdiği isim oldu. 
Şimdi de yapılması gereken aslında tam da budur, en alttan başlayan ve yukarıya doğru tecrübeyle birlikte tırmanılan basamak gibi düşünmek lazım. Açıklanan Büyükşehir Belediye Başkan adayları, bu silsileyi takip ederek beraber çalışacağı ekip arkadaşlarını oluşturmalı yani ilçe belediye başkanlarını az önceki silsileyi takip eden kendisiyle en verimli olabilecek isimler arasından seçmeli. 
Ama öyle olmayacak, yine Ankara’da parti fark etmeksizin torpille belirlenen aday seçimlere girecek, biri kazanacak ve Maltepeli de sorunların çözümünü bekleyecek… 
Evet bu anlayışla sorunlar da ne yazık ki çözülmeyecek… 
Ben siyasi parti lideri olsam bunu hayata geçirirdim, böylece adam kayırmanın önüne geçilir, sokağına, mahallesine, semtine, ilçesine fayda getirmiş doğal olarak partisine katkı sağlamış isimlerle yol alır; hem sorunların çözümünü sağlar hem de partime kazanma garantisi getirirdim.