HALK MI KOLTUK MU?
.
Cengiz Doğan STRATEJİK ANALİZ
-
Bu ülkede ekonomik sıkıntı olduğu gerçeği yadsınamaz. Dar gelirlisinden emeklisine, esnafından iş dünyasına kadar herkes bu sıkıntıyı yaşıyor. Muhalefetin görevi nedir böyle bir durumda; işçinin, emeklinin, çiftçinin, iş dünyasının, esnafın sesi olmak. Toplumun tüm katmanlarının yaşadığı sıkıntıları dile getirerek kamuoyu oluşturmak ve iktidarı bu sıkıntıların ortadan kaldırılmasına yönelik politikalar üretmeye zorlamak.
Dünya siyasetine baktığınızda bunu görürsünüz. Bizim yakın siyasi tarihimize baktığınızda da bunu görürsünüz. Bugünün Türkiye siyasetine baktığınızda ise bambaşka bir tablo mevcut. Ana muhalefet lideri Özgür Özel’in gündemi ne işçi ne köylü ne dar gelirli ne esnaf ne de iş dünyası.
CHP genel Başkanı Özgür Özel’in tek gündemi var: Ekrem İmamoğlu.
Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer terör ve yolsuzluk suçlamasıyla tutuklandığında herkesi Esenyurt meydanına toplanmaya çağırdı. Beklenen kalabalık oluşmadı. Yolsuzluk soruşturması İBB’ye uzandığında ve Ekrem İmamoğlu tutuklandığında ise Özgür Özel yeni bir miting hamlesi başlattı. Soruşturmalar Antalya, Adana ve Adıyaman’a uzandığında Özel’in mitinglerde kullandığı söylem ve dil de değişti. İktidarı eleştirmek muhalefetin zaten yapması gerekendir. Bunun kadar normal bir şey olamaz. Ancak Özel, söylemlerinde yargıyı hedef aldı. Savcıları, operasyonu gerçekleştiren güvenlik güçlerini tehdit etmeye başladı.
Oysa partisinin tutuklanan belediye başkanlarına karşı yapılan sulamalar siyasi değil yolsuzluğu içeriyordu. Özel buradan siyasi bir rant elde etme yarışına girdi. Ekrem İmamoğlu’nun ‘Duruşmalar TRT’den yayınlansın’ söylemini sahiplendi ve mitinglerinde bunu sıkça dile getirdi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bu çağrıya ‘olumlu baktığını’ söyledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’da aynı şekilde yayınlanmasına olumlu bakınca Özgür Özel’in bu söylemi de boşa düştü. Manavgat’ta yaşanan baklava kutusu skandalına önce ‘kumpas’ dedi, sonra aynı kişilerin CHP’den ihracı için işlem başlatıldı.
Özgür Özel, ana muhalefet partisi lideri olarak partisinin yolsuzluklarla suçlanan belediye başkanlarına sahip çıktığı kadar bu ülkede işçinin, köylünün, dar gelirli ve esnafın sorunlarına sahip çıksa zaten ilk seçimde iktidar olurdu. Ancak o ‘sayesinde oturduğu genel başkanlık koltuğu’ için ülke gündemini Ekrem İmamoğlu ile sürdürmeyi tercih etti.
Yerel seçimlere DEM ile gizli ittifak yaparak giren Özgür Özel, Cumhur İttifakının Terörsüz Türkiye projesinden de rahatsız oldu. Belediye meclislerine CHP listesinden DEM’lileri alırken demokrasi vurgusu yapan Özgür Özel, şimdi “DEM’siz yürürüz” diyerek bir başka çelişkiyi ortaya koydu.
Kuzeyde Rusya-Ukrayna savaşı, güneyde Suriye-İsrail-Filistin ateş yeri. Doğuda İran-İsrail çatışması, batıda Yunanistan’da her geçen gün daha da büyüyen Amerikan üsleri… Ülke ateş çemberinin içindeyken dünya yeni bir döneme evrilirken ve hatta üçüncü dünya savaşı dillendirilmeye başlanmışken iktidarı, muhalefeti bu yangından Türkiye’yi nasıl koruruzu konuşmalı. Siyasi olarak kavga edebilirsiniz ama söz konusu ülkenin çıkarı olduğunda iktidar ve muhalefet aynı kare içinde yer almalı aynı masa etrafında oturabilmeli.
Türkiye’nin beklediği ana muhalefet partisi lideri bu değil. Ana muhalefet partisinin derdi koltuk değil halk olmalı.
Bunu görüyor muyuz hayır?
