SORUNU BİZ DEĞİL SİZ ÇÖZECEKSİNİZ
.
Cengiz Doğan STRATEJİK ANALİZ
-
Avukat babanın 25 yıldır sonuçlandırmadığı davayı iki celsede karara bağlattıran avukat oğlu böbürlenir; “Baba gördün mü senin 25 yılda bitiremedin davayı ben iki duruşmada bitirdim” der. Babası, “Aferin salak oğlum der, ben seni nasıl okuttum sanıyorsun şimdi sen çocuğunu nasıl okutacaksın”
Maltepe’de biraz durum buna benziyor sanki. Her seçim öncesi CHP’li adayların ağzında aynı söz var. Fındıklı, Gülsuyu, Başıbüyük mahallelerinde 40 yıldır bitmeyen (artık 50 oldu) imar sorununu çözeceğiz. Göreve geldikten sonra ‘çözdük’ planlar şurada askıda burada itirazda… sonra göstermelik birkaç kentsel dönüşüm ofisi tabelası… Sonuç bir sonraki belediye başkanına zemin hazırlamak…
Belediye Başkanı Esin Köymen’in mahalle toplantılarına baktığınızda ortak söylemi şu ‘sorunları birlikte çözeceğiz’ hayır başkan sorunları siz çözeceksiniz. O koltukta birlikte mi oturuyoruz ki sorunların çözümünü bize yıkmaya kalkıyorsunuz. Uzun yıllardır Maltepe’de yaşadığınızı söylüyorsunuz sorunlardan haberdar olmamanıza imkan yok. Bu göreve talip olduğunuza göre sorunların çözümüne yönelik de bir yol haritanız olmalıydı. Yoksa ‘kervan yolda düzülür’ mantığıyla mı hareket ettiniz. Bugün Maltepe’de kime sorsanız önce bitmeyen imar sorunu, sonra kentsel dönüşüm ve trafiği söyler size. Sizden önceki Belediye Başkanının ‘çözdük’ dediği şu imar sorunu ne oldu mesela? Kentsel dönüşümde ilave kata karşı çıktığınızı söylüyorsunuz. Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durumu göz önüne alırsanız bu insanların kendi binalarını kendi ceplerinden yenileme şansı var mı ya da oran kaç? Mimarsınız öyle bir şehircilik planlaması yapacaksınız ki ‘belediye bağış yap otopark yapmasan da olur’ demeyeceksiniz. Her binanın altına otoparkı zorunlu kılacaksınız böylece sokaklar caddeler araçlarla dolmayacak. Parsel bazlı değil ada bazlı dönüşümü teşvik edecek bunun için ekipleri seferber edeceksiniz. Böylece belki yüksek ama güvenli binalar inşa ederken kazanılan alanları da yeşil alan ve otopark olarak değerlendireceksiniz. Mevcut durumda yıkılan binanın yerine yenisinin yapılması kentsel dönüşüm değil bina yenilemekten başka bir anlam ifade etmez ve kargaşayı daha da içinden çıkılmaz hale sokarsınız. Oysa kentsel dönüşüm çarpık kentleşmenin önüne geçmek için belediyelere sunulan bir fırsattır.
İnsanlar güvenli binalarda yaşamak istiyor. Kimse olası depremde enkazı altında kalacağı binada yaşamak istemez ancak başka çareleri yok. İmar artışı vermezseniz bu binaları yenileme şansları yok. İnsanlar bir araya gelmez onları siz bir araya getirecek ikna edeceksiniz. Gerekirse Bayrampaşa örneğinde olduğu gibi rezerv alan oluşturup ada bazlı dönüşüme böyle geçeceksiniz.
Maltepe’nin bir diğer kanayan yarası trafik keşmekeşi… Bunun için de mahalleli ile bir araya gelip konuşmanıza gerek yok. Mahalleli şehir planlamacısı değil, akademi ile bir çalışma yaparsınız onların çıktılarını alır imkanlar ölçüsünden en yoğun yerlerden başlayarak çözüm için çalışma başlatırsınız. Ancak başlattığınız çalışma bilimi değil siyasi şovu öne alırsa sizden önceki başkanın bıraktığı garabet olan dal çık projesi gibi trafiği daha da içinden çıkılmaz hale getirirsiniz.
Sosyal belediyecilik kavramı kulağa hoş geliyor ancak gerçekte içi boş. Çünkü belediyenin kaynağının bir başka yere aktarılmasından başka bir anlam ifade etmiyor. Kaymakamlıkların zaten ihtiyacı olanlar için bir yardımlaşma vakfı var. Siz belediyenin kaynaklarını böyle dağıtacağınıza projelere aktarsanız ilçenin sorunlarının çözümü noktasında, yaşayanlar noktasında çok daha anlamlı bir adım atmış olursunuz. Kötü örneklerin arkasına sığınmak sizi iyi yapmaz. Önce kendi evinizin önünü süpürmezseniz mahallenin kirliliğinden şikayetçi olmaya hakkınız yoktur. Parti fark etmeksizin belediyeler aracılığıyla yapılan yardımların kime nasıl verildiği zaten herkesçe malum. ‘bizden olan/olmayan’ ayrımıyla yapılan yardımlar sosyal belediyecilik kavramının içini doldurmaz.
Ne demişti Şeyh Edabali Osman Bey’e
Ey oğul, artık Bey’sin!
Bundan sonra
öfke bize, uysallık sana.
Güceniklik bize, gönül almak sana.
Suçlamak bize, katlanmak sana.
Acizlik bize, hoşgörmek sana.
Anlaşmazlıklar bize, adalet sana.
Haksızlık bize, bağışlamak sana...
Evet artık başkan sizsiniz biz eleştireceğiz, eleştirdik diye bizi yok saymayacak ötekileştirmeyeceksiniz. Tam tersine kulak verip neden eleştirdiğimizi öğreneceksiniz. Biz trafikte keşmekeşte kaldıkça size öfkeleneceğiz. ‘Siz bu sorun benden önce de vardı’ demeyeceksiniz. Madem bu göreve talip oldunz gereğini yapacaksınız.
Yoksa sizden önceki başkanın ‘Maltepe’de sevgi kazanacak’ sizin ‘Maltepe’de yaşam var’ söylemine bir sonraki belediye başkanının yeni söylemi eklenir. Ne Maltepe kazanır ne de Maltepe’de yaşam olur… bunun bir tek kazananı olur yazının en başında da yazdığım gibi. Yine senin partinden gelecek bir başka isme koltuğu rezerve etmiş olursunuz. Niye? Çünkü Maltepe’de demografik yapının; hizmete değil particilik duygusuyla hareket ettiğini cümle alem biliyor.
