04 June 2025 - Wednesday
SOSYAL BELEDİYECİLİK!
.
Yazar - Cengiz Doğan STRATEJİK ANALİZ
Okuma Süresi: 3 dk.

Cengiz Doğan STRATEJİK ANALİZ
-
Son günlerde kamuoyunun gündemine adeta bomba gibi düşen yolsuzluk soruşturmaları, sadece kişileri değil, bir anlayışı da sorgulamamıza neden oldu: “Sosyal belediyecilik.”
CHP’nin uzun yıllardır sahip çıktığı bu kavram, halktan yana, ihtiyaç sahiplerine destek veren, şeffaf ve hesap verebilir bir yerel yönetim modeli olarak savunuldu. Ancak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmalarda ortaya atılan iddialar bu anlayışın bazı yerel yönetimlerde ne ölçüde içinin boşaltıldığını gözler önüne serdi.
Beylikdüzü’nden Avcılar’a, Beşiktaş’tan Büyükçekmece’ye kadar uzanan bu zincirde, belediye başkanlarından imar müdürlerine kadar birçok ismin, inşaat rantı üzerinden kişisel menfaat sağladığı öne sürülüyor. Elbette hukuki süreç tamamlanmadan kimseye “suçlu” damgası vurulamaz. Ancak ortada ciddi bir kamu şüphesi varsa, bunu görmezden gelmek de gazeteciliğe ve toplumsal sorumluluğa sığmaz.
Gizli tanık ifadeleri, usulsüz imar izinlerinden, daire karşılığı alınan rüşvetlere; valiz içinde taşınan paradan, siyaseten elde edilen dokunulmazlığa kadar bir kara tablo çiziyor. Asıl çarpıcı olan ise, tüm bu düzenin ‘sosyal belediyecilik’ adı altında halka sunulmuş olması. Çocuklara dağıtılan süt, öğrencilere verilen burs, yaşlılara yapılan ziyaretler… Elbette önemli, elbette değerli. Ancak vicdanı rahatlatmak için yapılan bu sosyal hizmetlerin, yolsuzluk iddialarını perdelemesi kabul edilemez.
Bugün yaşananlar bize bir şeyi net olarak gösteriyor: Belediyecilikte ideoloji değil, ilke belirleyici olmalıdır. Kimsenin siyasi kimliği, onu hesap vermekten muaf kılmaz. “Biz yapmadık” demeden, doğrudan savcıya saldırarak, adliye önünde gövde gösterisi yaparak halkın gözünde aklanamazsınız.
Bu soruşturma, eğer gerçekten amacına ulaşırsa, yerel yönetim anlayışında bir kırılma yaratabilir. Ama bunun için yargının bağımsız hareket etmesi, siyasetin gölgesinden arınması şarttır. Aksi takdirde, bugün CHP’li belediyelere yönelen bu tür suçlamaların yarın bir başka partiyi hedef almayacağının garantisi yoktur.
Sosyal belediyecilik, halka adanmış bir yönetim biçimi olmalı. Ne ideolojik bir kalkan, ne de kişisel servet üretme aracı. Gerçek anlamda sosyal bir belediyecilik için önce bu kavramın içi temizlenmeli; hesap verebilirlik ve şeffaflık standart haline gelmelidir.
Yoksa biz bu sistemi sadece bir soruşturma dosyasından değil, yıllar sonra “Nasıl bilirdiniz?” sorusuna verilen içten bir sessizlikten tanıyacağız.
Yorumlar (0)
Tüm Yazıları