DEMOKRASİYE GEL

DEMOKRASİYE GEL

14 Mayıs’ta yapılan milletvekilliği seçimlerine 24 parti katıldı. Bakın iki üç beş yedi demiyorum tam 24 parti. Yani içlerinden bir kaçını çıkarın kalanların amaçları ne programları ne kendilerinin de haberi yok. Bir insan seçime niye girer bir hedefi olur, kazanmak amacı güder, kazanamasa bile mecliste temsil edilmeyi ister. Ancak şöyle bir düşünün oy kullanırken size verilen çarşaf gibi pusuladaki partilerin kaç tanesinin tabelasını gördünüz bugüne kadar kaç tanesinin görmediniz. Kaçının genel başkanının adını biliyorsunuz?  Emeklilikte canı sıkılan kahveye gitmemek için parti kurmuş gibi bir görünüm ve biz buna demokrasi diyoruz. Böyle demokrasi olmaz. 

İşin ilginci hiçbir amacı gayesi olmayan bu partiler seçime katılabilme yeterliliği için gerekli olan 41 ildeki örgütlenmelerini de tamamlamışlar. Bunlar bu maddi gücü nereden buluyor?  41 il bilmem kaç ilçedeki örgütlenmenin aylık maliyeti nedir mesela bu partiler hazine yardımı da almadığına göre nasıl hala varlıklarını sürdürüyorlar yoksa bu siyaset değil sektör haline mi geldi.

Bir başka dikkat çeken nokta bu partilerin hemen hepsinin Maltepe’de bir şekilde oy alması. Örneğin Yenilik Partisi Maltepe’den 30 kişinin tercihini almış. Bu 30 kişinin amacı ne olabilir? Partiden nemalanmak olsa bu partinin başarma ihtimali milli piyangonun çıkma ihtimalinden daha düşük olduğu için imkansız. Seçmenin kafasını karıştırmaktan başka bir şey değil bu partiler ve bana göre milli iradenin sandığa yansımasının önünde de engel. Bir dönem Afrika ülkelerinde sabah erken kalkan darbe yapar yönetime el koyardı. Onun bir benzeri bu sabah erken kalkan İçişleri Bakanlığına dilekçe veriyor parti kuruyor, ya da bulunduğu partiye küsen, orada kendine gelecek göremeyen ayrılıp yeni bir parti kuruyor ve biz buna demokrasi diyoruz. Hayır bu demokrasi değil bu partileri kuranların kendi egosu ve biz onlara oy vererek bu egolarını şişirmeye devam ediyoruz. Seçime girecek parti bir elin parmağını geçmemeli.

**

VAATLER TAMAM DA ÖNCE ALLAH RIZASI İÇİN Bİ YARDIM

Bir diğer nokta hazine yardımı alan siyasi partilerin aynı zamanda bağış kampanyası düzenlemelerinin önüne geçilmesi gerekir. Meydanlarda bol keseden atanlar, ‘depremzedelere evi bedavadan vereceğiz, Kurban bayramında emekliye 15 bin lira ikramiye vereceğiz’ gibi onlarca söylemin ardından ‘hadi İş Bankasında buluşuyoruz partimize bağışta bulunuyoruz’ kampanyaları düzenlenmesi çelişki değil mi?  Adama sormazlar mı; sen hazineden aldığın yardım parasını ne yaptın? Eğer onu yetiremediysen yarın iktidara geldiğinde bu vaatleri nasıl hayata geçireceksin? Bu, ‘Sana borcumu ödeyeceğim ama önce biraz daha borç ver’ demeye benziyor bu? İnandırıcılıktan uzak kılıyor aynı zamanda vaatleri. 

**

İNSANLIĞINIZI SORGULAYIN

1999’da Marmara depremi yaşayan insanların 2023 Kahramanmaraş depremlerini yaşayan  bölge insanına siyasi tercihinden dolayı insafsızca eleştirmesi kabul edilebilir bir davranış değil. Yaptıkları üç kuruş yardımı ‘Haram’ edecek kadar insanlıktan uzaklaşan bu kişiler için söylenecek tek söz ‘siyasetiniz batsın’ olur. Hani siz demokrasiye inanıyordunuz, hani sandıktan çıkan sonuç neyse başınızın tacıydı… İnsanların seçimine bu kadar öfkelenmek yerine durup ‘acaba biz nerede hata yaptık da bu insanlar bize oy vermedi’ diye sorgulamayı neden düşünmediniz? Her olayda kendinizde kusur arama yerine seçmene suç atmaya devam ettiğiniz sürece AK Parti iktidarının en büyük güvencesi siz olursunuz.